Denize Hasret

Böyle bir hayat mümkün. Altın renkli bir gün batımı kızıla yavaş yavaş dönerken çarşaf gibi bir denizi terzinin kumaşı biçişi gibi ikiye yararak ilerlemek… Etrafta motor sesinden ve radyodan gelen ince bir müzik sesinden başka bir ses olmadan yokluğun hiçliğin dinginliğin ortasında yer almak ta mümkün. Yapmışlar fotoğrafı ektedir. Fonda… Continue reading

Sonrasında…

Boş bir sahil kasabasında son baharın son demlerindesindir pantolon mu giysek artık şort yerine ikileminin yaşandığı zamanlardır deniz sadece karşısında sigara içilmek için kullanılır olmuştur. Bildiğin bir kaçış yeridir nereye kaçtığını kimse bilmez ama. Allah’ında yarattıktan sonra unuttuğu, zamanın akışında bir yerlerde takılı kalmış, sakin, kimsesiz bir mekana bu ölü… Continue reading

Gerisini Kurtaran Kaptan

Engin yalnızlık denizinde bir fındık kabuğu bile sayılmazken bir insan ve her insan birbirine bir uzak liman. Kim nereye sığınacağına karar veremese de tek hedef fırtına patlamadan yada alışmadan yalnızlığa varmak bir arkadaş limana… Öyle ya her insan bir liman sığınırsın kendini tamire alırsın hayat denen bu okyanusta herkesin hakkıdır…. Continue reading

Fener Bekçisi

Kariyer planımı en başta yanlış yapmışım ne yapayım. Şu anda yapabileceğim mesleklerin en güzellerinden birini yapmama rağmen, bence dünyanın en güzel mesleği deniz feneri bekçiliği. İnsanlardan uzak, onlara yardım ederek kendi başına sakin sessiz ıssız bir hayat sürme imkânı… Deniz kenarında, denizle iç içe uzuuun zamanların içinde mümkünse tek başına… Continue reading

Maça Kızı

93 Yazıydı… Liseden yeni mezun olmuş aslan gibi pırıl pırıl bir delikanlıydım, ki biz öyle “apartuman” çocuğu değildik. Hani İstanbul’un zulasında, küçük, bozulmamış, henüz kandillerin unutulmadığı, çocukların acıktığı zaman istediği komşu annesinde karnını doyurabildiği, annelerin sabah kahvelerinde magazin değil de Saime Hanım’ın oğlunun yeni işini konuştukları, güzelliği belki de sadece… Continue reading

Diyet Kalori ve Türk Düşmanlığı…

Diyet ve benzeri oluşumlar Türk delikanlıları güçten düşürmek ve Türk tebasının devamını engellemek için dış mihraklar tarafından çıkarılmış bilinçli bir düzmecedir. Amaç; eskiden bir koyunu bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp elde orak çalışmaya devam eden büyük Türk kadınlarını; kalori sayan, grip… Continue reading

şiyir

Issız ıslak bir sokakta gece dolunay avlıyorum iki elim iki tabanca ceplerimde saklıyorum ağzımda aylak bir ıslık hem dolunayı vursam noolcak biraz mehtap biraz yakamoz rakıya meze… Adam sende Av filan bahane …/belki birazdan gider penceresini taşlarım…

Küçük Prens

Buna çocuk kitabı diyeni hırpalamak ister deli gönül. ” İşte o sırada bir tilki çıkıverdi ortaya. “Günaydın” dedi tilki. “Günaydın” dedi küçük prens kibarca. Ama etrafına baktığında kimseyi göremedi. “Buradayım! Elma ağacının altında.” “Sen kimsin? Çok güzel görünüyorsun.” “Ben bir tilkiyim.” “Gel, birlikte oynayalım. Öyle mutsuzum ki” dedi küçük prens…. Continue reading

Beni Affet

BİR ADIN KALMALI… bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet sen say ki ben hiç ağlamadım hiç ateşe tutmadım yüreğimi geceleri, koynuma almadım ihaneti ve say ki bütün şiirler gözlerini bütün şarkılar… Continue reading

Cinayet Saati

Durduk yerde aklıma düştü, dinleyesim geldi, okuyasım geldi, demek ki vakti geldi… Attila İlhan çizgisinin aslında oldukça dışında çokta öne çıkmayan bir şiiridir. Ahmet Kaya çoğu Attilla İlhan şiirine yaptığı gibi şiiri tekrar yaratmış ve olağan üstü bir şarkı haline getirmiştir. Ahmet Kaya’nın her şeyini tartışırım, eleştiririm ama şiire kattığı… Continue reading